3 Kasım ABD genel seçimleri için sadece birkaç gün kaldı. Bu seçimde ABD’nin yeni başkanı belirlenirken aynı zamanda diğer tüm ülkelerin dış politikaları da buna göre belirlenecek. ABD’deki seçim sonuçları her ne kadar Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında görünse de aslında 2. Dünya Savaşı’ndan beri Küreselcilerle Ulusalcılar arasında dönen bir mücadeledir. Covid-19 sonrası Büyük Reset için hazırlanan dünyada WEF’in yayınladığı 2030 projeksiyonunda özellikle altı çizilen “Yeşil/Yenilenebilir Ekonomi” aslında ABD’nin başını çektiği global kapitalizmin ana hayat damarı olan “petrodolar” kavramı için açık bir tehdit oluşturmaktadır. Kuşak Yol Projesi (BRI-OBOR) ile Çin’in Büyük Reset sonrası yeni lider olarak hazırlandığı bu dönemde, ABD tarihindeki en büyük hayatta kalma savaşını verdiğini düşünüyorum.
ABD’de Kasım 2020’de yapılacak genel seçimlerin politik ve ekonomik sonuçları sadece başkanlığı kimin alacağına değil, senatoda hangi partinin güçlü olacağına da bağlı. Partizanlığın ve kutuplaşmanın en üst sınırda yaşandığı bu dönemde, devletin yasama ve yürütme organlarının iki farklı grubun elinde olması muhtemel bir politik çıkmazla sonuçlanır. Görevdeki Başkan Donald Trump ve Demokrat rakibi Joe Biden’ın arasındaki başkanlık yarışına ilaveten, 100 koltuklu senatonun 35 koltuğu için seçimler çok çekişmeli geçecek. Senatodaki koltukların çoğunluğunun halihazırdaki sahipleri tarafından çantada keklik görünmesine karşılık, anketlere göre 8 eyaletteki yarış çok çekişmeli geçecek ve bunların 7’si durumu bıçak sırtında olan Cumhuriyetçi adaylar. Buna karşın sadece Alabama’nın Demokrat senatörü Doug Jones, Alabama’nın Cumhuriyetçilere meyilli olması nedeniyle kaybetmesi muhtemel adaylardan biri olarak görülüyor.
Eğer Demokratlar seçim sonunda ilave 4 koltuk almayı başarırsa, Senato’daki çoğunluğu 51’e 49 ele geçirmiş olacaklar. Buna rağmen, eğer Biden başkanlığı kazanırsa, Demokratların sadece 3 ilave koltuğa ihtiyacı olacak, çünkü yarı yarıya bölünmüş bir meclis, muhtemel başkan yardımcısı Kamala Harris’in eşitliği bozan oyuyla birlikte Demokratlara çoğunluğu sağlamış olacak.
Bu makalede Fitch Solutions olarak seçimin olası 3 farklı senaryosunu ve bunların muhtemel çıktılarını özetleyeceğiz:
- Biden zaferiyle birlikte Senato çoğunluğunun Demokratlara geçmesi (%35 olasılık),
- Biden zaferiyle birlikte Senato çoğunluğunun Cumhuriyetçilere geçmesi (%35)
- Trump zaferiyle birlikte Senato çoğunluğunun Cumhuriyetçilere geçmesi (%30)
İlk olarak, Senato sonuçları başkan adaylarının performanslarına bağlı olacaktır. ABD seçmen kitlesindeki kutuplaşma iyice belirgin hale geldiğinden seçmenler Senato ve başkanlık oylarını bölmek istemeyecekler, Cumhuriyetçi başkana oy veren bir seçmen Senato’daki tercihini Demokratlardan yana kullanmayacaktır. Bu döngüde Arizona, Colorado, Georgia, Iowa, Maine, Montana ve Kuzey Carolina eyaletlerinin koltukları Senato’daki sallantılı koltuklar arasında bulunuyor. Bu eyaletlerin birkaçında – Arizona, Colorado, Maine ve Kuzey Carolina – Biden yarışı önde götürüyor. Seçmenin oyunu bölmek istememesi, eğer Biden eyaleti önde götürürse, o eyaletin Demokrat adayının da sandalye kazanacağı anlamına gelecektir. Biden’ın bu eyaletlerde yarışı önde tamamlamadan başkanlığı kapması mümkün gözükürken, bu kritik eyaletlerin çoğunda yarışı önde götürerek sürecin sonunda Demokrat ağırlıklı bir Senato meydana gelmesi de mümkün. Aksine, Trump’ın tekrar seçilmesi neredeyse tamamen Arizona, Georgia ve Kuzey Carolina’da kazanmasına bağlı ki bu da Cumhuriyetçi Senato adaylarının bu eyaletlerde koltuk kazanacağı anlamına geliyor. Sonuç olarak başkanlığı Trump’ın, Senato çoğunluğunu Demokratların kazanması düşük olasılıklı bir senaryo demektir.
SEÇİM İÇİN KİLİT BÖLGELER
Başkanlıkta Çekişmeli Geçecek Eyaletler | Senato Seçimlerinde Çekişmeli Eyaletler |
Arizona (49-44) | Arizona (56-39) |
Florida (49-45) | Colorado (48-39) |
Michigan (49-43) | Georgia, Ossoff-Perdue (48–46) |
North Carolina (49-47) | Iowa (45-43) |
Pennsylvania (49-45) | Maine (49-44) |
Wisconsin (50-43) | Montana (44-50) |
Kuzey Carolina (47-45) |
Senato anket sonuçlarında koyu renkle gösterilen eyaletler Demokratların muhtemel önde tamamlayacağı eyaletleri göstermektedir. 9 Eylül tarihli anket sonuçlarıdır.
İkinci olarak, Temsilciler Meclisi büyük ihtimal Demokratların kontrolünde olacaktır ki bunu her 3 senaryomuzda da tuttuk. Meclisteki 435 koltuğun tümü için seçim yapılacak olmasına rağmen, Demokratların 218 koltukla çoğunluğu ele geçirebilmesi için seçim sonunda 20 ilave koltuk kazanmış olmaları gerekli. Bununla birlikte anket sonuçlarına göre Demokratların 222 koltuk, Cumhuriyetçilerin 188 koltuk alması muhtemel görünüyor. Halihazırdaki başkanın görev dönemi Temsilciler Meclisi seçimlerinde, özellikle bağış toplama kampanyalarında büyük bir avantaj olmaktadır. Aynı zamanda emeklilik, ön seçimi kaybetmeleri gibi durumlardan ötürü Cumhuriyetçilerden 33 temsilci, Demokratlardan 12 temsilci ayrılacağını da göz önünde bulundurursak Cumhuriyetçiler daha çok koltuğu savunmak durumundadır. Bu zorluğa Covid-19’un bağış ve seçim kampanyalarını aksatması da eklenince görevdeki Demokratların tekrar seçilme avantajı iyice yükseliyor.
Bunlardan bağımsız olarak, her 3 senaryoda da sonuçlar üzerinde güçlü ihtilaf riskinin bulunduğuna inanıyoruz. Covid-19’daki devamlılık, seçmenlerin şahsen oy kullanmasını engelleyecek ulaşım sorunları meydana getirirse postayla oy kullanmak için muazzam bir talep gelebilir. Bu da birçok eyalette oy sayımının gecikmesine ve oyların geçerliliğinin tartışmaya açılmasına yol açacaktır. Trump’ın son açıklamalarıyla postayla oy kullanmanın meşruiyetini sorgulaması bu riski destekler niteliktedir.
Senaryo 1: Biden kazanır, Demokratlar Senato’da çoğunluğu alır (%35 olasılık)
Seçim Çıkarımı: Seçim, hükümetin Covid-19’a karşı uyguladığı tedbirlerin tatmin edici olmaması, devamında gelen resesyon ve yaygın toplumsal çalkantıyla birlikte toplumdaki genel tatminsizlik havasında sürebilir. Anket sonuçlarına göre, Biden’in başkanlık yarışını %8-9 önde götürmesi ve Arizona, Florida, Michigan, Kuzey Carolina, Pennsylvania ve Wisconsin gibi kritik eyaletlerde önde görünmesiyle aslında seçim yarışı artık net bir şekil almaya başlamış durumda. Anket sonuçları ülkedeki yoğun kutuplaşmayı ve az sayıda “ikna edilebilir” seçmenin Biden tarafına kaydığını gösteriyor. 2018 yılında Demokratlar kararsız seçmenlerle birlikte, özellikle kritik eyaletlerin varoş mahallelerinden azımsanmayacak ölçüde başarılar elde etmişlerdi. Güncel anket sonuçları da gösteriyor ki toplumsal çalkantı ve ekonomik zorluklar bu desteği hala güçlendiriyor. Posta yoluyla oy kullanımına olan yoğun ilgi, seçmenlerin Eylül-Ekim gibi oylarını kullanmalarına, dolayısıyla son ana kadar meydana gelecek ani değişikliklerin kararlarına etki etmesini engelleyecektir.
Politika Çıkarımı: Yasama ve yürütmenin tek parti altında toplanması, politik tıkanmanın önüne geçecektir. En az 2 yıl boyunca Biden yönetimi, parti içindeki birlik sağlanırsa köklü yönetmelikleri hayata geçirecek alana sahip olacaktır. Yasamanın önceliği muhtemelen ilave mali destek paketleri, toplumsal sağlık hizmetleri fonunun desteklenmesi ve altyapı harcamalarının artırılmasını içerecektir. Yürütmenin öncelikleri de ABD’nin geleneksel müttefikleriyle (NATO, AB, Japonya, Güney Kore) arasındaki ilişkinin düzeltilmesini, çevreyle ilgili yasal düzenlemelerin tekrar uygulanmasını ve göçmenlere yapılan yaptırımların kaldırılmasını kapsayacaktır.
Yasama ve yürütmenin aynı çatı altına girmesine rağmen, Biden yönetimi muhtemelen parti içindeki klikler ve hukuki incelemeler tarafından zorlanacaktır. Demokrat parti grubu Temsilciler Meclisi ve Senato’da uzun süredir birlik olarak gözükse de bunun asıl sebebi, tüm tarafların “Trump yönetimini baskı altına almak” gibi ortak bir amacı olmasıydı. Başkanlık önseçiminin gösterdiği gibi, partinin ilerici ve liberal kanatları arasında gözle görülür bir ayrışma mevcut ve bu ayrışma yasama hızını yavaşlatabilir.
Bilhassa Senato’da kısmen zayıf bir çoğunluk sağlamak, partinin ılımlı üyelerinin güçlü bir nüfuz sahibi olmasına yol açabilir. Demokratların yasama ve yürütmeyi ellerinde bulundurdukları 2009-2011 döneminde yaşadıkları gibi, az sayıdaki ılımlı üye Demokrat partinin çıkardığı büyük yasa tasarıları üzerinde köklü düzenlemeler yapmaya zorlamıştı. Ayrıca Demokrat senatörler yasamadaki tıkanıklığı ortadan kaldırma üzerinde bir görüş birliğine sahip olmadıklarından, bu durum üçte iki çoğunluk gereken yasamaları durdurmaya yönelik bir kapı açmaktadır. Ek olarak, yönetmelikler önemli hukuki denetlemelerle yüz yüze gelebilir. 2014 ara seçimlerinde Senato’daki çoğunluğu ele geçirdikten sonra Demokratlar, federal mahkemelerdeki boş kadroları hükümetin ticareti düzenleyebilme yeteneğinden şüphe duyan muhafazakâr hakimlerle doldurmaya öncelik verdiler. Bu da iş dünyasındaki çeşitli çıkar gruplarının, önceki yönetimler üzerinden uygulamaya geçirilmiş yönetmelik ve reformları rafa kaldırmalarına olanak sağlayacak yasal zorluklara zemin hazırladı.
Ekonomik Çıkarım: Gelirlerdeki zayıf büyüme ve sosyal yatırımlardaki artışlar nedeniyle ABD muhtemelen önümüzdeki 2 yıl boyunca tarihi cari açıklar verecektir. Yüksek gelir grubu ve şirketlere uygulanan marjinal vergi oranının artırılması ve savunma harcamalarının artışını baskılamak gibi bazı konsolidasyon tedbirlerinin alınması muhtemeldir. Tüketim ve yatırımlar kısa vadede artacaktır ancak petrol ve akaryakıt sektörleri, vergi ve regülatif zorluklar nedeniyle daha az yatırım fırsatı bulacaktır.
Senaryo 2: Biden kazanır, Cumhuriyetçiler Senato’daki çoğunluğu korur (%35)
Seçim Çıkarımı: Ekonomik hareketlilikteki bir gelişme, salgın hızındaki bir yavaşlama veya tedavi açısından bir atılım, veya son günlerdeki toplumsal karışıklığın Trump’ın asayiş çağrısını kabul etmesiyle Trump’a verilen destek artabilir. Biden’in seçim kampanyası tabanından yeterli desteği alamayabilir, dolayısıyla seçimde anketlerden daha düşük bir performans gösterilir.
Politika Çıkarımı: Her üç senaryo arasında bu senaryo, ABD için bir politika oluşturma açısından en riskli senaryodur. Yasama ve yürütmenin ayrı partiler altında kalması bir politik çıkmazla sonuçlanabilir. İlaveten yasama organı ana fonksiyonlarını yerine getirmede yetersiz kalırsa bu bir yönetsel krize dönüşür ve mali politikalar üzerinde gerilimin sık sık tırmanmasına yol açar. Politik kördüğüm ve gerilimin tırmandırılması gibi durumlar nedeniyle hükümetin kapatılması gibi konular, 1970’lerden beri yasama ve yürütmenin ayrı partiler altına girmesiyle sıradan hale gelmiştir ancak iki parti arasındaki kutuplaşmanın iyice derinleşmesi, politika oluşturmak için daha da büyük bariyerler yaratmaktadır. The Pew Research Center’in raporuna göre ABD Meclisi’nin üretkenliği son 30 yıldır düşüştedir ve yasamayla yürütmenin farklı partiler altında olduğu Başkan Obama’nın dönemi (2009-2017) meclisten geçen yasa teklifi sayısının en az olduğu dönem olmuştur.
Biden yönetiminin, Senato’daki Cumhuriyetçilerin Biden’in fikirleriyle uzlaşmasından bir siyasi kazanç elde edemeyecekleri politik kördüğümle yüzleşmesi oldukça muhtemeldir. Son on yıldır her iki partinin de daha ideolojik hale gelmesine rağmen Cumhuriyetçilerdeki taban kayması daha belirgin haldedir. Ilımlı kanat parti içinde dışlandı veya partiyi terk ettiler ve giden ılımlı adayların yerine parti içi çatışma riskini azaltma açısından daha da cepheleştirici agresif adaylar getirildi.
Ekonomik Çıkarım: Meclisteki politik kördüğüm ve gerilimi tırmandırma politikası, ilave mali teşvik paketlerinin kapsamını gelecek birkaç çeyrek için muhtemelen sınırlı çerçevede tutacaktır. Bu da cari dengedeki makasın daha çabuk kapanmasını, ancak ekonomik hareketlilikte daha yavaş bir sıçrama görülmesiyle sonuçlanacaktır. Bu aynı zamanda Fed’in politikasını belirleyen ekibin sıklıkla dile getirdiği mali teşvik programlarının daha uzun süre devam edilmesini sağlayabilir.
Senaryo 3: Trump kazanır, Cumhuriyetçiler Senato’daki çoğunluğunu korur (%30)
Seçim Çıkarımı: Önceki senaryoda belirtildiği üzere, Trump’ın seçilmesi ekonomik koşulların iyileşmesi, Covid-19’un yayılma hızının düşmesi, toplumsal kargaşaya karşı çıkan tabanın hükümeti desteklemesi ve Biden’e duyulan ilginin düşmesine bağlıdır. Anketlerin Trump’a verilen desteği olduğundan az gösteriyor da olabilir, çünkü Trump’ın 2016 yılındaki sürpriz zaferi sonucunda anket şirketleri kendi metodolojilerini tekrardan gözden geçirmek durumunda kalmışlardı.
Trump’ın tekrar seçilmesi için 2016’da kazandığı eyaletlerin hepsinde tekrar kazanmasını gerektiriyor. Görev süresinin hemen hemen tamamında net-negatif takdir puanı aldığı göz önüne alındığında, Trump’ın 2016’da kaybettiği eyaletleri kazanabilecek gibi durmuyor. Anketlerde oldukça zayıf bir puana sahip olduğu Wisconsin ve Michigan’da kaybetmesi olası ancak toplu sonuçlarda kazanmayı başarabilir. Arizona, Georgia ve Kuzey Carolina’daki potansiyel Trump zaferi, Cumhuriyetçilerin Senato’daki koltukları geri almasını sağlayabilir, hatta Maine’de başa baş bir yarış çıkarabilir.
Politika Çıkarımı: Bu senaryoda yasama ve yürütmenin farklı partiler altında olması politik kördüğümle sonuçlanabilir. Buna rağmen, Demokrat egemen Temsilciler Meclisi, Cumhuriyetçi egemen Senato ve Başkan Trump arasındaki uzlaşmanın kapsamının, Biden başkanlığından daha fazla olacağını düşünüyoruz. Çünkü bir başkan olarak Trump, hükümetteki eylemsizliğe karşı toplumun tepkisine daha fazla katlanabilir ve partisindeki en güçlü figür olarak Senato Cumhuriyetçilerini, Beyaz Saray ve Temsilciler Meclisi arasındaki anlaşmaları onaylaması için baskı kurabilir. Bu işleyiş, son 2 yıldır Demokratların Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluğu Kasım 2018’de aldıklarından beri yasamanın ilerleyebilmesindeki temel dinamiktir.
Ekonomik Çıkarım: Bu senaryo ABD’nin bütçe açığının en fazla ve en uzun süreceği senaryodur. Son 2 yıldır yapılan uzlaşmalar her iki taraf için de mali bir kazanç sağladığından (Cumhuriyetçiler için vergi indirimleri ve ordu harcamalarının artması, Demokratlar için de ilave sosyal yardımlar) her iki taraf da dengeli bir ilişki yürütüyordu.